Archive for June, 2013

Kusura bakma ama sevgili Kürt kardeşim bén bunu kabul edemem.

Sunday, June 30th, 2013

Lice’deki vahim olay..

Dün Lice’de malesef acı bir haber aldık. 

Yaklaşık 3 ay’dı o bölgeden bu tür acı haberleri almıyorduk. Bunu duyunca içim cız etti. 
Fakat olayın oluş şekli vede Taksim olaylarını üst üste koyduğumuz zaman neden demem gerekirken bir türlü ağzım o soruyu kendi kendime sordurtamıyorum.. Çünkü bu tür olayların olabileceğini daha önceden uzunca bir yazıyla sizlere aktarmıştım. Olay her ne kadar acı bir durum yaratmış olsada şayet bununla kalırsa şükredeceğim, ama malesef vede malesef görüntü bu bir kişiyle kalmıyacağını gösteriyor bu durum..Yaklaşık 90 yıldır Cumhuriyet kurulmuş malesef bir Gaffar Okan yetiştirmişiz. Bu Gaffar’lar binler olmazsa vede o hizmetleri sunmazsa vay bu ülkenin haline.. 

O zaman bu ülkenin temelide sağlam değildir.. Buda 90 yıl boyunca eğitim sistemimizin ne durumda olduğunu veya batı’da yaşıyan ınsanların doğu’da yaşıyan insanlara bakış açılarını ortaya çıkarıyor. Bunu şundan dolayı söylüyorum. Bu ınsanları yetiştirenlerde én nihayetinde analar vede eğitim sistemidir. Hükümet’in bir an önce orada fitne, fesat çıkarabilecek vede bu ortamın tam ortasına dinamit koyabileceklerden o bölgeyi temizlemesi lazımdır….

Yahu Kürt kardeşim ( bende Kürt’üm) neden gidip o karakolları yapılmasına engel oluyorsun? oldunda neden taksim’dekiler gibi aşırıya kaçıyorsun. 


Madem diyoruz ki!! 

Barış olacak vede olması lazım!! 

O zaman bu tür olaylardan uzak dur.. 

Her türlü tahriklerden kaçın.. 

O karakoldakiler nasıl olsa barış döneminde oradaki Kürt’leri artık işkenceden geçirmiyecek, oradaki komutan seni hor görmüyecek, sana tepeden sanki efendinin uşağına baktığı gibi bakmıyacak. Sadece görevi icabı hizmet sunacak ( ınşAllah) diyorum. 

O yüzden neden yapılmasına veya modernleştirilmesine karşı çıkarsın..

Kusura bakma ama sevgili Kürt kardeşim bén bunu kabul edemem. 

Bén bunda art niyet ararım. 

Tahrik ararım. 

Sabotaj ararım. 

Fitne ararım. 
Bunu yapmamak lazım, bu oyuna alet olmamak lazım !!!


Barışa emek, hizmet, zaman, vs vermek lazımdır.
Yoksa bu tür olaylarla sen bir fayda sağlıyamazsın..
Olan o masum cana olur vede peşinde bıraktığı insanlara.
Lütfen diyorum bu hareketlere prim vermiyelim. Fitnelerden uzak duralım. Kendine yakışan ağır başlılığı eksik etmiyelim.
Amaç üzüm yemek olsun, yoksa yıllarca bağcı diye vurulduğun günler gibi olur. Sen üzüm derken malesef vede üzülerek söylüyorum ki Türk solu seni kullanarak bağcı diye seni dövdürttu.


Şimdi şuradan BDP’ yede şunu söylüyorum!!
Eline bir fırsat geçmiş, yıllar boyunca Türk solu seni, beni, onu, bunu, şunu herkesi kullanmış. Solculuk adınada hiç kimseyede birşey vermemiş.
Madem öyleyse sen çık bu boşluğu doldur. Onların yaptığı hataya düşme. Onun bunun partisi olma. Devletin héle hiç olma. Önceliğini halka yani bireye vér. Verki..!! Yalnız günün partisi değil değişimin vede geleceğin partisi ol. 


Ama ınan ki!!!!
CHP nasıl ki yıllar boyunca Atatürk veya Ismet Inönü nakaratları atarak toplumu kullanarak kendi şahsi menfaatlerine ulaşmaya çalıştıysa, sonundada bugün olduğu gibi marjinal parti durumuna düştüyse sende aynısını yaparsan, sonunda aynı olur..
Her işte bir hayır vardır diyelim vede umutlarimızıda kaybetmiyelim.


Bu yazımdan da son birşeyi hükümete söylemek istiyorum..!!
Daha hızlı adımlar atmak için çabala, yoksa birgün Taksim, öteki gün Lice bir başka günde Haliç olarak karşına çıkarak yapmak istediklerini yavaşlatarak karşındakine bak zaten bu adamlar hep böyleydi vede böyle kalacaklar, sizi aldatıyorlar diyerek bütün olaylara çomak sokacaklardır..
Ne yapıyorsan yap, ŞU ANAYASA’YI BIR AN ÖNCE ÇIKAR….

Sevgi vede saygılarımla..

Je bent de beste Sociale Democraat…

Tuesday, June 25th, 2013

 ‘De vakbonden markeren hun positie, dat hoort er gewoon bij,’ zei de PvdA’er laconiek.

Jullie hebben nooit belangen organisaties serieus genomen. Ook de Vakbonden niet..

Alleen tijdens de verkiezing vergeet jullie niemand..

Na de verkiezing vergeet jullie alle verkiezing beloftes .. Dat weten we al…

http://www.elsevier.nl/Politiek/nieuws/2013/6/Plasterk-niet-onder-de-indruk-van-dreigement-vakbonden-1291601W/?cmpid=NLC|elsevier_dagelijks|2013-06-23|Plasterk_niet_onder_de_indruk_van_dreigement_vakbonden

Je bent de beste Econoom…

Tuesday, June 25th, 2013

Welke geld moeten ze uitgeven?
Hebben ze geld nog dan?
Dit had die voor de verkiezing moeten zeggen… 
Maar ja straks weer verkiezing en wat gaan we volgende verkiezing doen?

Als de bedrijven zoveel geld hebben, waarom bevriezen ze de lonen?

Overheid moet bezuinigen.. ;-((

Elke dag valt zoveel bedrijven om (failliet). Straks hebben we geen bedrijven meer over, enkel blijft Nederland B.V over..??

http://www.elsevier.nl/Politiek/nieuws/2013/6/Samsom-Nederlanders-verleiden-om-geld-uit-te-geven-1293003W/?cmpid=NLC|elsevier_dagelijks|2013-06-25|Samsom:_Nederlanders_verleiden_om_geld_uit_te_geven

Büyük RESIM….

Tuesday, June 25th, 2013

Taksim olayları biraz hafifledi. Şimdi ta uzak diyarlarda Brezilya’da aynı oyun aynı tezgah ortaya çıktı.
Şimdi bazıları bunun arkasında şu var, yok yok bu var diye kendince birşeyler yazıyor.
Tabi büyük resme bakmadığınız zaman haklı’da görünebilirsiniz.
Fakat bu işin birde büyük resmi var.
Dünya globalleşirken oyunlarda globalleşiyor. 

Bu olayda global bir oyundu vede oyun olarak kalacakdır.
Bu oyunu okuyamayanda bu oyunla birlikte tarih sayfalarında yerini alacakdır.
Yaklaşık 3 ay önce savaş tamtamlarinin seslerini duyuyorum diye bir kısa yazı yazmıştım. Ô gun bu tamtamları sadece ortadoğuyla sınırlı kalacağını düşünmüştüm. Fakat daha sonra Iran meselesini biraz daha irdeleyince bu olayın biraz daha farklı boyutlarına ulaşma imkanım oldu.
Yaklaşık iki yıl önce Türkiye vede Brezilya bir anda hiç kimsenin beklemediği anda vede aynı zamanda istemediği bir hamleyle Iran için bir çözüm önerisi ortaya attılar. Ô gun 5+1 ler bu olay karşısında sizde nereden çıktınız diye burun büktüler.
Fakat bu olay sıradan bir durum değildi. 

Ilk kez onlar dışında bir iki ülke çıkıp dünya düzeninde kendi başına bir fikir ortaya atıyor vede olması içinde çaba harcıyor.
Mahallenin kabadayilarina racon kesiyorlar. Tabiri caizse. Bu olay onlar için yenilir yutulur bir durum değildi. .

Ama o günlerde bu olay bir kenara not olarak alındı. 

Yani gün ola harman ola dendi….


Ne yapıldı…


Türkiye ve Suriye birbirlerine karşı getirilmesi lazımdı

Türkiye tamamen kışkırtılarak Suriye’ye karşı olunması için çaba gösterildi.
Bunu yaparak bir taşla 10 kuş birden devirme imkanı doğdu.
Türkiye ile Iran bir anda farklı cephelere kaydırıldı.
Bu arada buda yetmiyebilirdi Türkiye’nin uyuşturulmasi için.
Terör olaylarıda bitme noktasına gelmesi lazımdı-ki Türkiye kendini daha rahat hissetsin.

Başbakan diyor ki bén Gaze’ye gideceğim.. Acaba Israil buna güle oynaya bakarak hoş mu geldin.. Né iyi ettin’de geldin mi diyecek?
Israil ile ilişkiler tamamen minimum seviyedeydi, buda én azından birazda olsa düzelmesi lazımdı. Düşmanına bén bunu rahat kazanırım fikri aşılayacaksınki eli tetikte kalksın. Kalktığı andada saldırarak zayıflığından faydalanacaksin.
Daha geçenlerde Kuzey Kore sanki tetikteki parmağı kurşunu sıkacakti.
Bugün sessiz vede sakin.

Bunuda bilerek bu duruma getirdiler.. Cünkü bunuda başka birine karşı kullanacaklardir..
Ô olaylar olurkende tamda BRIC ülkeleri kendi aralarında Dünya bankası alternatifi bir banka kurma anlaşmaları imzalamışlardi.
Bazıları diyorki bölgesel güç, bazılarıda küresel güç olduk diyor..
Işte bu iki olayda çıkardığımız sonuç.
Bu büyük resme bakarak mı siyaset yapacağız? yoksa günü birlik mı olaylara bakarak vede bu olaylara reaksiyon göstererek olayın faillerine mi ulaşmaya çalışacağız?


Birde bir başka ayağı var bu olayların. 


Şimdi ô öteki ayağı ile ilgili bazı bilgilerini paylaşayım bu bölümde.


Enerji oyunu::


Türkiye yıllardır gaz vede petrolü Rusya vede Iran’dan alıyordu hemde dolgun bir ücret karşılığında.. 

Son dönemde farklı bir strateji izlemeye başladı.
Nükleer enerji, yenilenebilinir enerji, Kuzey Irak vede Ortaasya’daki  imkânlardan yararlanmak gibi bir yol haritasi çizdi. Tabi bunları yaptığınız anda bazıları bundan zarar gördüğü için buna elinde geldiği kadarıyla izin vermiyecektir..
Kuzey Irak’tan yeni bir enerji boru hattı inşa edilmekte, buradan gelen enerji fiyatıysa başka taraflardan aldığının yarı fiyatına alacak vede orayı Türkiye’ye daha çok entegre edecek. Azerbaycan şirketi olan enerji devi Socar firmasıyla yaklaşık 10 milyar dolar’lık bir yatırım yapacak, buda Türkiye ile Azerbaycan arasındaki entegrasyonu dahada artıracak.
Bu çalışmalar tabiki Türkiye’nin elini daha güçlendirip daha bağımsız hareket etmesine olanak sağlıyor.
Bu düşünce bugünkü dünya’nın baş aktörlerine Türkiye acaba eskide olduğu gibi Osmanlı vari bir oluşuma mı gidiyor? Giderse kontrol dışı bir oluşum mu olur? Korkusu yaratıyor..


Kontrolsüz güç, güç değildir..


Bu olay henüz işin başlangıcı, buradaki asıl amaç ilk etapta ne olacak kim hangi safta yerine alacak onu görmekti

Peşinde daha başka vede haince olaylar oluşturulacak Türkiye’ye ceza kesilecektir. Kısaca kesilen raconun hesabı alınacaktir..


Bu arada içerdeki geçmiş dönemin hantal yapıları (hainleri) paradan para, yap çat tekniği ile para, eski teknoloji’den para, devleti soymaktan para kazanan gruplar buna müdahale edeceklerdir pek tabiki..

Yıllar boyunca sağcı solcu edebiyatı ile birbirine düşürdükleri ayak kesimi, bugün bütün yapılan olumlu şeylere yekpare karşı çıkarak Türkiye’nin ilerlemesini sekteye sokuyor. 
Oysa bu yapılan çalışmalardaki eksikleri anlayışla karşılayarak anlayışli muhalefet mantığıyla düzeltmesi için hükümete destek vermesi gerekirdi. Bu yapılanlardaki eksik vede yanlışları kendine nasıl kazanca çevirir mantığı ile haraket ediyorlar. Tabiri caizse kán sevici mantığıyla iyiki bu hataları yapıyorda bize siyaset arenası oluşuyor diye karşılıyorlar. Bu’da hükümeti daha katı bir hal almasına yol açıyor vede öz eleştiriden uzaklaştırıyor….


Bugün én beklenmedik anda Türkiye vede Brezilya’da ortaya çıkan olaylarda acaba mı demem lazım…?

Yoksa..


Devamı gelecek..


Vayyyyy Demokratlara bak demokratlara….

Friday, June 21st, 2013

Bu aralar Hollanda’ daki siyasiler vede siviller Türkiye’ye fırsattan istifade ders vermeye çalışıyorlar.

Bunu yaparkende şunu söylüyorlar..

Türkiye’de demokrasi yok veya rafa kaldırılıyor.

Işte tamda buna gülmemek demek dünyanın én saf vede gözü kör olmak demektir.

Şimdi diyeceksiniz ki ne demek istiyorsun..

Vayyyy demokratlara bakalım..

Mesela bir partinin (sözüm ona Sosyal Demokrat) üyesi(milletvekili) Türkiye’de polis gerekli olduğu için ô tavrı göstermiştir dedi. Ne oldu hemen parti hemen ayağa kalktı ô zata söylediklerini evirerek çevirerek ô manada söylemediğini söylettirdiler.

Peki bu parti Hollanda’nın Den Haag şehrinde ilticacilarin bir gece yarısı hemde kara kışta polisin zor kullanmasıyla toplatilirken neredeydi?

Şimdi bir başka örnek verelim…

FNV sendikası çıkmış Türkiye’deki olayalara destek veriyorum diyor…

Hahahahha

Hiçte güleceğim yoktu…..

Peki ô sendikaya sorarım..???

Biz geçen dönemdeki hükümeti bu tasarruf tedbirleri yapacağız derken yapmış olduğumuz yürüyüşte ne kadar meclise yaklaştın?

Polis o esnada size ne söyledi?

Yaklaşsaydin peki ne yapacaklardı?

Peki madem gösteri vede yürüyüş hakkın vardı’da neden meclise kadar yürüyemedin?

Zaten ne elinde molotof, havai fişeği veya nede taş veya sopa vardı. Tek yapmış olduğun şeyde ıslık çalmak veya alkış’tı..

Bu kadar ülkendeki yasalara vede kurallara sadık isen niye başka bir ülkedeki yasaları farklı görüyorsun…

Bir zamanlar ne diyordular biliyormusunuz?

Iran Türkiye’ye rejim ihracı yapıyor. Bizde batı demokrasi’si bize daha çok yakışır diyorduk. Vede onu bizdede uygulamanız lazım diyorduk.

Demekki bu yukarda yazdıklarım gibi oluncada olmuyormuş.

Çünkü son yıllarda bu hükümet yasalarını Avrupa muktesebatina uydurmaya çalışıyor vede bu yönde adımları atıyor.

Demekki Şeyh Said’ın Atatürk’e dediği şeyleri burada tekrar etmek gerekir..!!

Yahu sen bana gavurlar bizim memlekete saldırıyor vede esir almaya çalışıyor, esir alırlarsa ne devlet nede hilafet kalır demiştin..

Peki sen ne yaptın?

Onları el birliğiyle kovduk ama sen Alman, Fransız, Italyan vede Isviçre yasalarını getirdin..

Yani kendilerini kovduk ama sen onların istediklerini ( harf vede kılık kıyafet kanunu vs.vs..) vede yasalarını getirdin.. Ônların silahlarına teslim etmedik vatanımızı ama sen yasalarına teslim ettin…

Buda dünya’da olmasada öbür dünya’da vereceksin hesabını…

Demekki o yasalarda yetmedi, daha farklı bir ülke istiyorlar.

Bizde emredersiniz diyelim.;-))

Gün ola harman ola…

Sevgili kardeşlerim….

Madem böyleyse sende aç gözünü..

HAYATTAKİ SAHİP OLDUĞU VARLIKLARIYLA ZENGİN VE MUTLU OLMASINI BECEREMEYİP YETİNEMEYENLERE VE AŞIRI HIRSLI OLANLARA KÜÇÜK BİR HAYAT HİKAYESİ !!!

Friday, June 21st, 2013

Belki bir çoğumuzun önceden okuyup bildiği, ama bu hayatın acımasız koşturmacasında, hatırlatılmasında tekrar yarar gördüğüm bir hikayeyi paylaşmak ve sahip olduğumuz değerleri bir kez daha fark edebilmemiz için sordum bu muhteşem soruyu. GERÇEKTE GÖREBİLİYORMUYUZ??

Bilinmesi ve unutulmaması gereken bir yaşam hikayesi ;

Adam: Buraların yabancısıyım fırını arıyorum parkın hemen yanı başında demişlerdi diye sorar çocuğa !!
Çocuk :Çocuk arabaın içersinde camı iyice aşağı indirerek, “Bende buraya ilk defa geliyorum ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde”, der
Adam: Sende ilk kez geldiğine göre nereden anladın sağa gitmem gerektiğini diye sorar çocuğa
Çocuk: Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyormusunuz ? Kuş cıvıltılarıda oradan geliyor o yüzden sağ tarafa dönmeniz gerekir diye söylüyorum der.
Adam: iyide ya bu sesler tek bir ağaçtan geliyorsa nerden biliyorsun tek ağaç olup olmadığını ya tek ağaçtan ise der boşuna beni oraya kadar yürütme der çocuğa
Çocuk : O kadar yoğun ıhlamur kokusu tek bir ağaçtan gelmez,üstelik manolyolarda katılıyor onlara, farketmiyormusunuz diye cevap verir adama Arkasındanda hem bir derin nefes alırsanız fırından çıkmış taze ekmeklerinde kokusunu alacaksınız diye ekler.
Adam gözlerini hafifçe kıstıktan sonra denileni yapınca derin bir nefes çeker içersine ve gerçekten de taze ekmeklerin kokusunu alır. Çocuğa müteşekkir olunca, cebinden çocuğa vermek için bir şeker çıkartıp uzatınca çocuğun kör olduğunu fark eder.
Çocuk fark edildiğini anlayınca kendisini daha çok saklamaya çalışıp açıklama ihtiyacı hisseder ve “ÜÇ YIL ÖNCE GEÇİRİDİĞİM BİR KAZA SONUCU ARTIK GÖZLERİM GÖRMÜYOR DER VE ARKASINDAN GÖRMEYİ ÇOK ÖZLEDİM ” Sizin gözleriniz görüyor dimi diye soruyor adama

ADAM: Gözlerinden süzülen yaşlarla birlikte

Artıık emin değilim, emin olduğum tek şey, benden daha iyi görebildiğindir. diye cevap verir çocuğa sevgiyle başını okşayarak .

Avrupa’da Elazığ kökenli işadamlarına yönelik toplantı

Wednesday, June 19th, 2013

Avrupa’da Elazığ kökenli işadamlarınin Elazığ’a yönelik yatırımlar vede teşvik sistemi için bilgilendirme toplantıları organize ediliyor.
Bunların ilki Den Haag şehrinde 21 haziranda Belediye binasında bir resepsiyonla startı veriliyor.
Amaç Elazığ kökenli işadamlarınin ekonomik perspektiflerini genişletmek vede Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin hazırlamış olduğu yatırımlara yönelik teşvik sisteminden Avrupa’daki Elazığ’lı işadamlarıni faydalandırmaktir..
Özellikle Avrupa’daki ekonomik krizi düşünürsek vede Türkiye’deki ekonomik hamleler karşısında Elazığ kökenli işadamlarınin bu fırsatı kaçırmamalari için Hollanda Elazığ’lılar derneği olarak hertürlü katkıyı sunmaya çalışacağız.
Bu konudaki daha geniş bilgileri; Vereniging Elazığ yöneticilerinden alabilirsiniz.
Yönetim kurulu adına.
Başkan
Resul Özdemir

Rechtse kijk perspektief:

Sunday, June 9th, 2013

Paar jaar geleden Turkse komaf jongen had zijn leraar met de mes neersgestoken.

En hij was nog niet 18 en hij werd als de volwassene man berecht. Dagen lang werd in de media over hem gesproken en werd ”beslacht” waarom hij als de volwassene man moest berecht worden en nu deze artikel..

Nederlandse tieners opgepakt op Mallorca voor zware mishandeling

http://www.elsevier.nl/Buitenland/nieuws/2013/6/Nederlandse-tieners-opgepakt-op-Mallorca-voor-zware-mishandeling-1278454W/?cmpid=NLC|elsevier_dagelijks|2013-06-09|Nederlandse_tieners_opgepakt_op_Mallorca_voor_zware_mishandeling

Cözüm süreci vede UETD

Sunday, June 9th, 2013

Geçenlerde UETD Hollanda başbakan başdanışmanıni davet edip Çözüm süreci ile ilgili panelde konuşmasını istedi. Kendileride davete icab edip kendilerince bazı şeyleri anlattılar. UETD yetkilisi sevgili kardeşim Suat Arı benide davet etti. Bu panelde bizleride görmek istediğini söyledi. Bende panelin nasıl bir oturum şeklinde olacağını sorduğumda interaktif şekilde olacağını vede mümkün olduğunca bizlerede yani salondakilerede söz hakkı tanıyacağını izah etti. Bu vesile ile katılmanın bir anlam taşımayacağına karar verdim çünkü mümkün olduğunca kelimesi her halükarda olabilir. Yani mümkün olduğunca dediğiniz zaman hangi şartta olursa olsun iyi veya kötü olursa olsun.! Sonuçta olabildiğince olacağı için katkımızinda dar çerçevede olacağına karar verdim.
Başbakan başdanışmanıni yeterince konu hakkında medyada takip ediyoruz. Ô yüzden panelde bizlerden veya farklı birinide göremediğim için bendeki kanı UETD bu toplantıyı yapmak için yapmış oldu. Adamcağız( tabirimi caiz görürsünüz ınşAllah) Türkiye’ye döndüğünde orada bize çalışmalarımız için ne getirdin derse sayın Başbakan? Oda olaya gayet iyi bakıyorlar veya bizim söylediklerimizden farklı birşey yok deme ihtimali çok yüksek.
Geçenlerde sayın Torunoğulları neden buradan bir akıl adam gruplarda yok diyerek gayet haklı bir söylem sarf etti. Türkiye’deki siyasiler bizi işine geldiği zaman kullanacakları sistemin uzantısı mı olarak görüyorlar? Işine gelmediği zamanda görmezden gelmeyi gayet iyi yapıyorlar. Bazen  Türkiye’deliler yaklaşık 5 milyon Turk kökenli vatandaşımiz var der dururlar. Ama onların düşüncesi fikirleri önemli değil, sadece işine geldiği zaman akıllarına geliriz..
UETD’de bu anlamda belki bir partinin uzantısı gibi bu olayda haraket etti..

Yahu kardeşim madem ta adamcağızlari Türkiye’den buraya getirmişsin.? Bali geri giderken birşeyler verebilecek bir ortam hazırla. Yani karşı veya muhalif düşünceleride panelde konuşmacı olarak bulundurki, farklı söylem vede düşüncelerden fayda sağlasınlar. Yoksa demekki bizim yaptıklarımiz doğru vede yanlışımız yok, bizde böyle devam edelim diye düşünmekte gayet haklı olabilirler..
UETD’de kendini bu konuda sorgulamak zorunda.
UETD bende bir zamanlar nasıl Milli Görüş, CHP TGB veya vs kurumlar gibi Türkiye uzantısımiyim mı diyecek? Yoksa burada farklı bir kurum olarak buradaki ınsanların hak vede hukuku birinci önceliğim peşindende Türkiye’deki sorunlarıda ılgi alanım içinde mı görüyorum mu diyecek?
Hangisini tercih ederlerse etsinler kesinlikle saygı duyarım.
Ama Türkiye’den siyasiler gibi yapmasınlar..

Sevgili UETD yöneticilerine naçizane tavsiyem;

Tabiri caizse şapkayı önüne alıp bu konuyu bir daha detaylica düşünmeleridir.

Sevgi vede saygılarımla
Resul Özdemir.

Taksim

Sunday, June 9th, 2013

Sizi gidi demokrasi havarileri..

Şimdi herkes tutturmuş bu yürüyüş vede gösteriler demokratik haktır vede kimse o yüzden bize dokunamaz.
Yıllar boyunca Kürtler yürüyüş yaparken yapılanlara bu size haktır az bile o polislerin vede askerlerin yaptiklari, bén orada olsam asla affetmezdim. Bunların hepsi vatan haini, aslında hepsine biber gazi yerine SARDIN gazi verilmesi lazım.
Şimdi kendilerine yapıldı..
Bu asker vede polis faşist oldu..
Hepsini görevden alınması lazım..
Oda yetmez Vali’de görevden alınması lazım..
Buda bu yapılanlar için yetmez..
Içişleri bakanı, Adalet bakanı, Dışişleri bakanı’da istifa etsin.
Yoo yoo en iyisi Hükümet önce özür, sonrada istifa etsin..
Tabi bunlar istifa etmişken Cumhurbaşkanı’da alip istifa ederek herşeyi bize bırakarak gitsinler.
Yoksa…
Tabi daha önce yaptığımız gibi ihtilal ederiz, ama tabi bizim gibi düşünenler hapiste oldukları için onlarında cezalarınida af edip hapisten çıkaralım, bu baştakilere güvenmiyoruz..
Bunların hepsi iki cop vede biber gazı yedikleri için söyleniyor.( Kesinlikle yedikleri gaz vede cop’u haklı olarak görmüyorum.(iyiki yemişler ”onlar gibi” söylediğimi zannetmeyin). Kürt’lerin yedikleri yanında devede kulak olduğu için bunu böyle söyledim.
Kürt’ler ne diyordu veya niye yürüyüş yapıyordu..
Birkaç örnek vermek gerekirse…
Newroz bayramı kutlamak istiyorum.
Kürtçe konuşmama müdahale etme..
Hapislerde bana dışkı yedirtme.. Işkence yapma..
Kürt olduğum için beni (kıro) salak yerine koyma.
En basiti ben Kürt’um beni asimile etme vede bu ülkenin kurucu üyesiyim, yani sonradan göçmen olarak buraya gelmiş biri değilim..

Birde aşağıdaki görüntüleri izleyinde onların yerinde olsanız siz ne yapardınız veya ô küçük çocuk olsaydınız ananiza öyle vursaydilar acaba ne yapardınız?

http://www.youtube.com/watch?v=SRiNnb_vBYY

Demek 3000 köyün yakılıp yıkılması çevre değil.
10 000 Kürdun ortadan kaybolması insanı değildi yani…
40 000 civarında insanımızı yitirmekde önemsizmiş.

Bu arada Kürt işadamları ölüm listelerinide unutmayalım.

Bu işadamlarıninda  tonlarca paralar ödeyerek bu listelerden çıkma çabalarıda daha dün gibi hafızamızdadir.

Çünkü bunlar olurken hiçbiri kılını kıpırdatmadi.


Yıllarca baş örtülüler okullara alınmadı.
Okula gitse baş örtülü alınmıyor..
Gitmese bak yobaza bak, kızını okula göndermiyor..
Ailesinde başörtülü var diye görevden alinmalarda bir cabası..
Kuran okuyor veya namaz kılıyor diye irticacı damgası vurmalarıda unutmuyalim…

Bu olaylar %99′ü müslüman olarak kabul ettiğimiz bir ülkede oldu….

Peki ô zaman neredeydiniz sevgili taksim severler…

1980′lı yıllarda bir taraf sağcı, bir tarafta solcu diyerek yaklaşık 5 000 kişiyi birbirlerine kirdirdilar..

Neredeydin peki seni gidi demokrasi savunucusu…

Yıllar boyunca Alevi, Sunnni diye birbirlerine düşman kardeş yaptılar…

Neredeydiniz sizi gidi demokratlar…

Artık bundan sonra Türk kökenli sol düşüncelere ortak bir paydam olamaz..
Çünkü yalnız kendini düşünüp başkalarına hayat hakkı tanımıyorlar..

Yazık…

Ne zamanki karşı tarafı düşünerek empati yaparlarsa o zaman yine ortak paydamiz olabilir, yoksa bundan sonra bitmiştir…

Kürt’lerede şunu naçizane hakkım olarak soyluyebilirim..
Çözüm sürecine destek vermiyerek kanlarin akması taraftarı olanlarla aralarına mesafe koysunlar, çünkü akan kán’ın durması için çabalamiyanlar 3 veya 5  ağaç için yaptıklarına bakın…
Demekki orada ölenler ( hem dağdakiler hemde askerler) 3 veya 5 ağaç kadar değerli değilmiş.


Sizi gidi çevre severler..

Iki üç ağaç için çevreci oldular her ne hikmetse..
Adamcağız, Kadıncağız adım gibi biliyorum ki hayatında bir ağaç dikmemistir ama ihtiyaç üzere olduğu için yerlerinden alınıp başka tarafa taşınmasına karşı çıkıp her tarafı yakıp yıkıyorlar. Ülke dışında’da gösteriler yaparak kendi ülkesindeki yöneticilere siyasi baskı yapmaya çalışıyorlar.
Mademki bu kadar çevrecisin neden sigaranın izmaritini yere atıyorsun. Ülken çöl’lesirken ağaç dikme kampanyaları yapmıyorsun.
Her tarafa çöpleri yere atıyorsun.
Yıllar boyunca ormanları yakarak ya tarla açmaya çalıştın veya gecekondu kondurmak için çabaladın?
Bu mu senin cevreciligin?
Neden yıllar boyunca sustunda bugün avazın çıktığı kadar bağırıp her tarafı yakıp yıkıyorsun?
O yakıp yiktiklarin kimin malı?
Kime zarar veriyorsun?

Yesinler o senin çevreciligini..


Kardeşim açıkça adam gibi adamsan niyetini açıklasana..
Şimdi diyeceklerki bu adam bu hükümetin sözcüsüdur…
Kim ne derse desin..
Zaten bu tür ınsanlar kendi gibi konuşmuyani ötekileştiriyor vede tahammül edemiyor.
Keşke şu yukarda kısaca yazdıklarımdan bir kaç tanesini yapsaydında veya bu hükümetten daha iyisini yapsaydında bende seni savunsaydim. Bu hükümeti eleştirseydim.. 

Ne diyordular bugün bağıranlar…

Madem o kadar bağırıyorsunuz.. 

Kürt’lere! 

Irak, Iran veya Suriye’ye gidin..


Müslümanlara!

Ya Suudi Arabistan’a yada Iran’a gidin..
Ötekine bilmem nereye git der dururdular.

Şimdi bende çıksam desemki!! 

Madem o kadar batı demokrasisi istiyorsunuz, o zaman defolun oralara gidin. Acaba ayıp mı etmiş olurum..??


Yıkmak kolay yerine birşey koymak zor…

Sevgi vede saygılarımla..
Resul Özdemir