Archive for April, 2015

Dağ’a göre KAR

Friday, April 24th, 2015

Bizim orada bir laf vardır, sevgili anamda sürekli kullanırdı.

Cenab-ı Allah dağı önce yaratmış ve ona göre KAR yağdırıyor evlat..

DERDİ……


2011 yılındaki Eyalet Seçimleri benim için büyük tecrübeler içeriyor.


Burada bulunan esnaftan tutunda, işadamına,dernek veya vakıf yöneticilerine ve Basına kadar bir çok kişi ve kurumu yakından tanıma fırsatı yakaladım.

Bense tutturmuş Nasreddin Hoca misali gölün maya tutması için çırpınırken, idealleri için hayatının en önemli değeri olan ailesini ikinci plana itiyordu.

Oysa hayatın akışı bensiz ve idealsizde devam ediyordu..

Çünkü ikinci Meclis “TBMM” döneminde “80,90 yıl önce” atılan maya bu kadar çabuk, benim göle attığım maya ile istediğim kıvama malesef getirmiyordu..

Acaba sıkıntı göle çaldığım maya’da değil de, o göldeki süt’denmiydi? süt mü, sütlükten çıkıp su olmuştu..?


EVET EVET tamda ÖYLE OLMUŞTU..


Sütçü, sütü satmadan önce birazcık süte su katsam birşey olmaz diye düşünüyordu, fakat birşeyi unutmuştu; o’da ÖNCESİNİ ve SONRASINI.

ÇİFTÇİ hayvana hormon vermiş, ÇOBAN iyi çayırlar da otlatmamış, MERA’lar çevre kirliliği yüzünden verimli otlar oluşmamakta vesaire vesaire öncesi de böyle devam edip gidiyordu…

Sonrası ise, yoğurt, peynir ve ayran gibi şeylerde oluşan eksikliklerle sürüp gidiyor..


Şimdi diyeceksiniz ki…!!

Yahu be adam saadet’e gel….


Tamam tamam hemen geliyorum..

Günlerden bir gün “ilk ve tek” buradaki bir basın mensubu beni arayarak seçim dönemi içinde adayları tanıtıyoruz, şayet uygunsanız sizide bir akşam yayınına almak istiyoruz, diye teklif sunmuştu…!!

Bende bir yönden kızmış, küsmüş ama aynı zamanda Avrupa’da ilk kez Eyalet düzeyinde bir Partiyi yöneten “Türkiye kökenli” siyasi lider olarak bu fırsatı tepemezdim..

Oysa Hollanda basını beni Liste başları “Siyasi liderleri” tartışma toplantısında çok başarılı olarak göstermişti. Türkçe yayın yapan basın ile aynı kaba kaşık çalmışsın ve buradaki toplumun yararına birlikte çalıştığını düşündüğünüz için onlardan beklentileriniz daha fazla.


Neyse bu konuyu bir başka yazıda ele alacağım..

Bugünkü yazının konusu bu değil.

Galiba yine başka mevzulara daldım. “Yaram deşildi denir ya, benimkide O”


O toplantı esnasında, PvdA adayı, Ben ve HTIP başkanı seçimi ve yapılması gerekenleri konuşuyoruz.

Parti kurma döneminde ziyaretlerde bulunmuştum. Pek tabiki HTIP’i de ziyaret’e gidip istişare etmiştim. İSTİŞARE esnasında vermiş olduğu ve ima ettiği sözler beni bir hayli umutlandırmıştı..

O akşam ki yayın esnasında HTIP başkanı bir anda PvdA Partisinin sanki adayı gibi o Parti’nin programını savunmaya başladı. Parti’nin Adayı içinde HTIP terbiyesi ile büyümüş biri, (sanki biz HTIP terbiyesi ile büyümedik, o yüzden terbiyesisiz) o yüzden bu topluma büyük yararı dokunacak diyerek onun propagandasını yapmaya başladı “Gayet tabiki o’nun siyasi tercihi ve düşüncesi ama bu kadar farklı bir profil bu kadar kısa sürede çizilmez diye düşünüyorum, oysa Ak Parti ve Hadep kapatılması olayları esnasında ortaya koyduğu DEMOKRATİK TAVIR imrenilecek bir durumdu”..

Fakat her ne hikmetse “benim için değil, çünkü durumu biliyordum” o aday seçildikten sonra bir “1″ senesi dolmadan hem işinden hemde Partisi’nden nazikçe kapı önüne kondu. Fakat o kişi tekrar Meclis’e dönmek isteyince “Ne kadar garip bir olay; Dönmeseydi sesleri çıkmayacaktı”  Parti O’nu neden kapı önüne koyduğunu açıkladı. O kişi yani HTIP terbiyesi ile yetişen kişi Resmen ispatlanmış ve olayı itiraf etmiş bir HIRSIZ’dı.


Yukarıda ne demiştik…

Cenab-ı Allah dağı görür, O’na göre KAR’ı yağdırır..


Işte bu topluma da BÖYLE YÖNETİCİLER verir..

Hep savunduğum bir şey vardır..

Her şey sebep sonuç ilişkisi ile ilgilidir.

Sonuç ise Kader’dir. O kader ise yaptıklarımız ile ortaya çıkan bir durumdur.


O seçim esnasında reklam verdiği basın ise her ne hikmetse “benim için değil” bu hırsızlıkla ilgili neredeyse bir kelime yayın yapma zahmetine girmedi..


Her ne kadar biraz ağır bir yazı olsada, sürçü lisan ettiysek de AF ola…


Sevgi ve saygılarımla

Resul Özdemir



Not: Bu yazı Ali OSMAN BİÇEN kardeşimin canım Ayran içmek istedi adlı sosyal medyada yazmış olduğu yazıya Reaksiyon yazan VECİH Er bey’in  yazısından sonra kaleme alınmıştır. O reaksiyon da Vecih bey, Ayran yapılmadan öncesi ile ilgili geçirdiği evreleri “meradan hayvanın otlamasına kadar ki evrenin analiz edilmesi gerektiğini” yazıyordu…

Fenerbahçe otobüs’üne silah’lı saldırı…

Sunday, April 5th, 2015

Trabzon’lu kardeşlerime “Öncelikle Eniştem’e, kendisi Trabzon’lu” nasıl şike süreci için yürüyüş vesaire gibi şeyler yapıyordularsa bu Fenerbahçe otobüs’üne yapılan silahlı saldırıya karşı da aynı net tavrı takınması gerekmektedir.


Malesef Trabzon’da son dönemde sansasyonel olaylar konusunda dosyası bayağı kabarıyor ” Sontaro, Hrant Dink vesaire gibiler”..


Trabzon halkının bu durumundan faydalanmak isteyenlerin gazına gelmesi demek, olaylara çanak tutmak demek olur diye düşünüyorum….

Devlet ekranının da bunu görüp acil müdahale etmesinde fayda görüyorum.


Yoksa derseniz….!!

Inanın bu durumun devamı demek, ileride Trabzon için Çözüm Süreci gerektirecek bir ortam çıkarır ki, bunu ALLAH korusun hiç birimiz İSTEMEYİZ diye düşünüyorum…

KUR, FAİZ VE MANİPULAZİSYON ” KFM ”

Sunday, April 5th, 2015

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası oyunu 

“Cebinizdeki parayı çıkarıp üzerine bir bakın” Üzerinde Cumhuriyeti’ndeki I harfi yoktur..

Bir ülkede kriz çıkarmak istiyorsanız bunun çeşitli yöntemleri vardır.

Daha önceki yazılarımda defalarca TÜRKİYE daha büyük sıkıntılara hazırlıklı olmalı diye yazmıştım…

Gezi, Kobani vesaire olayları gibi girişimler halkın duygusal yönlerini  kullanıp, ülkenin başında bulunanlara, isyan olarak dışarı yansıması şeklinde kullanılmasıdır…


“Buna da halk ayaklanması şeklinde yaftaları yapıştırılır ” sakın ha; benim halkın istek ve arzularını sokağa çıkarak istemesine karşı biri olarak görmeyin” ..


Bu yukarıda yazdığım konuları bugün ele almayacağım.


Bugünkü konumuz Ekonomik kargaşa…


Sıcak para öncelikle hedef seçilen ülkeye sokulur.. Bu sıcak para akışı da genellikle spekülasyonlara musait olan borsa da döviz piyasasına sokulur, fakat Türkiye gibi ülkelerde Tahtakale piyasası da tam biçilmiş bir kaftandır ” Tahtakale piyasası tamamen kara paranın kullanılma alanı için ideal bir yer”..

Bu işlemleri yaparken büyük oyuncular ‘ dan da destek alınır. O büyük oyuncular hamle anlarında göz önünde olduğundan yaptıkları çalışmalar küçük yatırımcının ya gözünü korkutur yada o yapıyorsa bir bildiği var mantığı ile piyasanın dengesini değiştirebilir…

Türkiye’ye dönüp baktığımızda en zayıf noktası olan öz sermaye eksikliği yüzünden Para piyasası ve Borsa piyasası genellikle bu ağa babalarının “mahalle Kabadayı’larının” elinde.. 24 Şubat kararlarından bugüne kadar baktığımızda piyasada büyük miktarda dalgalanmalar yüzünden ekonomik kriz oluşmuştur. Oysa başka ülkelerde bunu yapan kurumlar büyük cezalara mahkum edilmişlerdir. Malesef Türkiye gibi ülkelerin öz sermaye sıkıntısı çektiği için korkudan bu tür haraketleri yapanlara ceza kesmeye de cesaret edememektedirler. Bu yapılanlar da yapanın yanına kar olarak kalmıştır.

Pek tabiki bazen özel örnekler nadirende olsa batı ülkelerinde de görünmektedirler ” Soros’un Pound ile ilgili yapmış olduğu spekülasyon gibi”.

Türkiye’nin en önemli önceliği bu kısır döngüden çıkabilmek için “öz sermaye” tasarruf tedbirleri almak ve bu piyasanın hakimi olması gerekmektedir. Yoksa sürekli olarak bu kısır döngü sürüp gidecektir…


Peki pek çok şeyi söyledin de, çark nasıl işliyor ? diye soracaksınız.


Para yukarıda yazdığım şekillerde içeri girer. Akabinde Piyasada Dengeyi değiştirebilecek olan büyük kurumların hisseleri veya döviz kurları üzerinden manipüle edilerek piyasa telaşa verilir. Amaç döviz kurlarından kazanmak ise faiz oranları ile oynayarak piyasanın dengesini bozarak ülkelerin paraya ihtiyaçları yüzünden faizden dolayı sermaye çıkışı sağlanmış olunur. Bu hamleler yapılırken kimi kısa dönem içinde dövizin yükselmesi, kimi de faiz artırımı dolayısıyla sıcak para’dan para kazanır. Bu döngüler genelde bu sefer sen bu şekilde kazanacaksın, bir dahakine ben şeklinde dönüp dolaşarak ağa babalarının bankadaki hesaplarına şişkinliğe sebep olur..

Bu tür ülkelerin Merkez Bankası hisselerinin % kaçı..??? acaba Milli diye açıklanması gerektiğini düşünüyorum..

Çünkü bu işler yürütülürken Merkez Bankası en büyük oyuncu ve yöneticidir..!!!